Aggiunto il 24 nov 2009
Hayat Hikayem
1974 Muğla doğumluyum. İlk ve Orta Okulu çocukluğumu yaşadığım yer olan Turgut Nahiyesinde (Mitolojik adı: Lagina) tamamladım. Lise öğrenimimin ilk yılını Yatağan İlçemizde yaptım. Geri kalan kısmını İstanbul’da Özel Akşam Lisesi’nde tamamladım. Üniversite sınavlarına girmeme rağmen, Özgür yaşam biçimini benimsemem sanat anlayışımın tam bir resmini yapıyordu. Bunun içindir ki Soyut anlamlar taşıyan resimler yapmak istemem, Akademi hedefinden beni saptırmıştı. Hoş bu yeteneğimin sadece resim öğretmeni tarafından görülmüş olması ve kimsenin bu yönümle hiç ilgilenmeyişi, Öğretmenimin de tayin olup gidişi, derken…………………
Yaşamı ve sanatı daha derinlemesine tanımak için 1991 yılının Mayıs ayında İSTANBUL’a yerleştim. Yaşamı ve sanatı tanırken, Yayın camiasına girdim. Şans eseri Fındıklıda MİMAR SİNAN ÜNİVERSİTESİ karşısındaki sette (Perizat çıkmazı) ikamet etmeye başladım. Bu arada okulumu unutmuşum ki tam dört yıl okula gitmedim. Fındıklıda oturuyordum, çünkü hem Cağaloğluna yakın, hem de Cihangir-Taksim gibi merkeze yakındı. Entelektüel topluluk içinde olmalıydım ki sanat ve yayın camiasını rahat anlayıp çevre edinebileyim ve daha kısa yoldan hayatta aradığım özgür irademi yani “sanat anlayışımı” insanlara anlatabilirdim. Aslında bütün bunlar öğrenim görmeyeyim diye değil, tamamen maddi gelirin olmayışından kaynaklanıyordu.
1995 yılında sürpriz şekilde askere alındım. O yıl GATA’da Kas Hastalığı belirtisi dolayısıyla askerliğimi yarıda bırakarak Muğla’ya döndüm. Hayatımın I. dönüm noktasını burada yaşadım. Muğla da yapamazdım ve 1996 yılında İstanbul da aile şirketine girdim. Çünkü aile şirketimiz vardı ve orda çalışmaya başlamıştım. Yani Entelektüel kesimden tamamen olmasa bile uzak kalmış, sanattan ve yayın camiasından uzaktaydım.
1998 yılına kadar aile şirketinde çalıştım. Malum, 1998 krizinden şirket nasibini almış iflası yaşamıştık. Ve beş parasız kalmıştım. Ama İstanbul’dan ayrılamadım. Fırtınalı denizde giden şilepler misali yaşamaya başladım. Tabi bu hayatı yaşarken muhterem insan “Çelik GÜLERSOY”la tanıdım. Yayıncılık yaparken biriktirdiğim kitaplarımı Turing Otomobilciler Derneği Başkanı iken “Çelik GÜLERSOY” nazarında Büyük Adada ki Kültür Evine bağışladım ve yine Parasızlıktan İstanbul’da yaşayamayacağımı anlayıp Muğla’ya doğup büyüdüğüm köye (Lagina’ya) döndüm. İşçi Bulma Kurumuna yazılırken “Karayollarında İmtihan var.” dediler. Katıldım. “Sonucunu bizden bekle” dediler. (Siyasi nedenlerin hezimetiyle bekledim. Suçum neydi bilmem.)
2000 yılına kadar ara ara sahil kesimlerde çalışarak, kışları resim yapmaya ve yaşamımı idame ettirmeye çalıştım.
İşte bu çalışmalarım o kış günlerinin soğuk ortamlarında oluştu. Hiçbir zaman yılmadım.“Daha da devam edeceğim diye kendimi motive ettim.”
Yine aklımdan çıkmayan İSTANBUL sevdası yüzünden, 2000 yılının Kasım ayında İSTANBUL’daydım. Sıraselvilerde Selvi Restoranda otururken E.EYÜPOĞLUNUN öğrencisi olduğunu öğrene bildiğim bir adamla karşılaştım. Kağıt mendile nokta ile resim yapıyordu. Benimde resimlerimin olduğunu söyledim. Fotoğraflarına bakarak sanatı icra ve eğitim veren Mehmet GÜLERYÜZ’le görüşmemi istedi. Telefonla ulaştık ve görüşme ayarladı. Mehmet GÜLERYÜZ’le görüştüm. Ve artık onun gözetiminde idim. İlk defa uygulamak istediği bir eğitim olacaktı benimle çalışması. Oda şuydu. Uzaktan eğitmek. Çünkü eğitim verdiği yer çok küçüktü. Bilsak diye bir kurumda eğitim veriyordu. Öğrencisi çoktu. Benimle uzaktan kendi iç dinamiklerimle çalışmalarımı Muğla’dan İstanbul’a gidip gelerek gözetiyordu. 2001 yılı sonuna kadar onunla çalıştım. İçimdeki dinamikleri Kandsky, Şoşo, Picasso, M.GÜLERYÜZ, G.TANER, U.VARLIK, ALANTAR, B.BAYKAM ve adını sayamadığım ustaların sıcaklığı ile ayakta tutum.
2000 yılı kasım ayında TÜYAP ’ta Kitap Fuarı vardı. Yayın camiasını tanıdığımdan. Yakın arkadaşlarımı görmüş ve “Sayın Bayan: Bircan ÜNVER” ile tanıştım. Yanımda tablolarımın fotoğrafları vardı. Ona gösterdim. O ABD’de yaşadığından ve “Işık Binyılı” adında web sitesi olduğundan bahsetti. Bana tablolarımın fotoğraflarından birer kopya vermemi ve hayat hikayemi yazmamı ABD’ye göndermemi istedi. İlk eserlerimi ve kesitlerini gönderdim. Böylelikle “” sitesinde yayınlanmaya başladı. Ve hala yayımlanır.
Taki… Bir gün Karayollarından haber geldi “işsiz olup, olmadığım” soruldu. Cevabım iç burukluğu içinde ve annemin gözünün içine bakarak (yani annemi kıramadım) “işsizim” dedim.
Hayatımın II. Dönüm noktasıydı.
2001 yılı 24 aralık ayında Karayolcu memur olmuştum. Devlet nereye git dediyse gittim. En son İzmir de kaldım.
Gene boş durmadım. Genç adamın güzel kıza olan aşkı gibi yanıp duran sanat aşkının peşinden kovalarken, yolum Ankara Devlet G.S.G. Müdürlüğüne düştü. Sergi açmaktı amacım. Çalışmalarımı dosya olarak sundum. Bekledim. Beklerken Ankara da Habip AYDOĞDU ile tanıştım. Resimleri onunla paylaştım. Oda çok beğendi. Çalışmalarıma hız vermemi istedi. Ancak Memuriyet hayatıma da devam etmek zorundaydım.
Memuriyetlikte hep gerçek benliğimi sakladım.
2002 yılında İmzamı Köyde beni zafer olarak tanıdıklarından, bu tanıma yönteminide tüm sanat insanlarının da zafer olarak tanısınlar diye "zafer" imzası kullanmaktayım.
2002 yılının Eylül ayında Devlet Güzel Sanatlar Galerisinden bana 19-30 Kasım tarihleri arasında Ankara’da galeri tahsis edildiği yazı ile bildirildi. Çok sevinmiştim. Çünkü; İlk kişisel Sergim oluyordu. İşte o heyecanı kimseye anlatamam ayrıca onu maddi kaygı anlamında da yapmıyordum. Sadece insanlar görsün, bunun gerçek yaşam biçimi olduğunu anlasınlar. Her halde de anlattım.
Memuriyet hayatıma devam ediyorum. Memuriyetlikte gerçek benliğimi sakladım. Sahte bir benlikle çalışmaya başladım ve devam ediyorum. Gerçek yaşamdan uzakta.
Benim için gerçek yaşam; insanların birbirlerine yapmacık davranışlarının olmadığı ve hiçbir kimsenin başka birilerinin yaşam hakkına tecavüz etmediği bir yaşam.
“Memuriyet hayatıma devam ediyorum.”
dedimya…Bu hayatıma devam ederken yakınımda bulunan arkadaşlarıma Manzara resimleri de yaptım. Olanaksızlıktan onların fotoğraflarını çekemedim. Toplam 100’e aşkın resim. Yakınımda olan arkadaşlardan Sanat anlayışımı ciddiye alıp anlayanlarda vardı. Mesleğimin maddi olarak yetersiz kaldığı anlarda o insanların bakış açılarına yakın olarak soyut resimlerde yaptım. Örnek fotoğraflar birçok satışı olup fotoğraflayamadım resimlerden bir kaçı. Ne mi anlatıyor? İnsanı; Evrenden yeniden kainata getirip, ana rahmine düşene dek geçen evreyi, ana rahminde büyüyeceği evreyi ve kainata ilk adımı, yani pırıl pırıl bir bebeğin dünyaya gelişini anlatacaktı. Yarım kaldı. Olsun.
Çalışmalarıma devam ediyorum.
Çalışmalarıma; kısıtlı zaman ve bütçe, Eşimin, Çocuklarımın yaşam kalitelerinden kısaraktan da olsa, İlerde evlatlarıma bıraka bileceğim en iyi şey Sanatla kazanılan yaşam ve örneği olacağından YILMADAN, BIKMADAN, USANMADAN devam ediyorum.
YAZIŞMA ADRESİM:
Telefon : 0533 698 14 75 – 0539 505 67 48
Mektup Adresi:İnönü Mah.Turgutreis Cd.987 Sk. No.27 Kat:1 Bornova/İZMİR
Muğla Atölye Adresi: Çam Üstü Mah. Turgut Nah. Yatağan / MUĞLA
e-mail: