Alexia Bahar Karabenli Yılmaz Profile Picture

Alexia Bahar Karabenli Yılmaz

Back to list Added Dec 9, 2007

Tem Ajans Marmaris Gundem

“Gözler yalan söylemez”
Haber'in Özeti : ``Kaç kız annesiyle aynı mesleğe gönül verir… Ya da kaç ana kıza aynı mesleğe gönül vermek, hatta gönül vermekten öte aynı işi yapmak, , aynı duygularla tuvale fırça sallamak nasip olur? Azdır… Evet, evet azdır. Onlar gönül verdikleri işi birlikte yapa´´
Kaç kız annesiyle aynı mesleğe gönül verir… Ya da kaç ana kıza aynı mesleğe gönül vermek, hatta gönül vermekten öte aynı işi yapmak, , aynı duygularla tuvale fırça sallamak nasip olur? Azdır… Evet, evet azdır. Onlar gönül verdikleri işi birlikte yapan nadir anne kızlardan. Onlar Yasemin Karabenli ve Alexia Bahar Karabenli.
Çocuk yaşta resme gönül verdiğini söyleyen Yasemin Karabenli 1960 İstanbul doğumlu. Ciddi anlamda resim çalışmalarına ise 1983 yılında Kanada’da başlıyor.
Ve Alexia Bahar Karabenli… 1987 yılında Kanada’da doğdu. Genlerindeki sanat aşkı ve yeteneği ile üç yaşında resim yapmaya başladı.
Onlar şimdi birlikte resim yapıyorlar… Onlar gözleri resmediyorlar… Onların tuvallerinin gözleri var… Onlar şimdi de birlikte sergi açmanın mutluluğunu yaşıyorlar…
Gözümser… “Gözler yalan söylemez”… Gözler yalan söylemez deyince, o güzel şarkının sözlerini hatırlatmadan geçemeyeceğim: “Gözler kalbin aynasıdır/Yalan nedir bilmez onlar/Siyah, mavi, yeşil olsun/Aşkı inkar etmez onlar”
Ve işte en keyifli söyleşilerimden birini yaşıyorum. Ruhlarını, duygularını, zevklerini her santimetrekaresine yansıttıkları İçmeler’deki evlerindeyim… Anne kız karşımdalar… Mütevazi, sıcacık, sevgi dolu, samimi ve güzeller… Evet aynen öyleler… Bugün Netsel Sanat Galerisindeki sergilerinde siz de görecek, onları tanıyacak ve bana hak vereceksiniz…

Ressam, dekoratör, vitray sanatçısı, terzi…
- Yasemin Hanım resme çocukluk yıllarında gönül verdiğinizi biliyoruz. Bahar gibi siz de ailenizden mi etkilendiniz?
- Evet aynen öyle. Babamdan çok etkilendim. Doğuştan bir yetenek diyebilirim. Okul yıllarımda resim yarışmalarından aldığım ödüllerim var. Babam Cemal Sicimoğlu saz çalardı, ebru sanatçısıydı ve hat yapardı. Amcam ut çalardı. Ben babamdan resimle ilgili olan yeteneğimi almışım. Ailede müzikle çok ilgilenen vardı, ben resmi tercih ettim. Gençlik yıllarımda, İstanbul’da firmaların verdiği siparişler üzerine broşür çalışmaları da yapmıştım. Fakat ciddi anlamda resim çalışmalarım Güven’le evlenip Kanada’ya gittikten sonra oldu.
- Kanada’da yaptığınız resim çalışmalarınızdan söz eder misiniz bize?
- Kanada’da kısa bir süre illustrasyon ve vitray eğitimi aldım. Ardından ilk sergimi açtım. Toplam dört sergi açtım Kanada’da…
- Vitray çalışmalarınız da var o zaman, yoksa evinizdeki vitrayları siz mi yaptınız?
- Evet vitray çalışmaları bana ait. Ayrıca dekorasyona da çok meraklıyım. İçimdeki sanat aşkını yaşadığımız bu mekana, yuvamıza da yansıtmak çok güzel bir duygu. Evimizin projesini ben çizdim ve dekorasyonunu da ben yaptım. Biliyorsunuz Mona Titti bizim restaurantımız. Mona Titti’de de içinde iki kişinin oturabileceği sandal, deniz feneri gibi pek çok şeyi boyadım, duvar resimleri, dekopajlar ve dekoru bana ait.
- Gerçekten harikasınız. Ve yetenekli, sanatçı annenin sanatçı kızı Bahar…
- (Yasemin) Yalnız ben değil, biz sanatçı ruhlu bir aileyiz. Eşim Güven arkeologdur, aynı zamanda yazar biliyorsunuz. Eh büyükbabalar, büyükanneler… Hepimizden biraz aldı Bahar… Sanatın birçok dalına yeteneği var… O benim gibi yalnızca resme yönlenmedi, müzikle de ilgileniyor.
Resimleri satıp, arkadaşlarına dondurma alırdı
- Evet Bahar’cım, bu kadar genç yaşta yeteneklerini sergileyebilmek ne kadar güzel. Ne mutlu sana, ne mutlu anne, babana. Sen resme ne zaman başladın?
- Ben çocukluğumu düşündüğümde hep resim yaptığımı hatırlıyorum. Üç yaşında başladım resim yapmaya. Annem ressam, babam arkeolog ve turizmci. Yasemin Sanat Galerisinde sanat içinde geçti çocukluğum. Annem ve babam küçük yaşta sanata olan yeteneğimi keşfetmişler, beni hep desteklediler. Çocuk yaşlarımdan beri hep ressam olmak istedim. Sanat galerimizde resimlerimi sergilerdik. Hatta resimlerimden satar, gider arkadaşlarımla dondurma yerdik.
- (Yasemin) Benden de hiç yardım almadı resim yaparken.
- Sonraki yıllarda resimle ilgili bir eğitim aldın mı?
- (Bahar)2006-2007 arası Kanada’da Sheridan College’de üç ayrı bölümde sanat eğitimi gördüm. Bölümün en başarılı öğrencisiydim. Orada eğitim aldığım dönem içinde okulun büyük bir kutlaması için poster ve amblem tasarımı yaptım. Çok beğenildi bu çalışma. Hatta bu amblem etkinlik tişörtleri dahil birçok yerde kullanıldı. Ama ne var ki orada okulda yaşadığım için çalışmalarım vasatlaşmaya başladı. Verimli olamamaya başladım. O nedenle geri döndüm. Hatta bir takım eşyalarım hala orada… Burada evimizde daha özgür ve rahat çalışıyorum, çok daha verimli ve yaratıcı olduğuma inanıyorum. Ailemle olmak, annemle resim yapmak çok güzel. Nasıl olsa Kanada vatandaşıyım, istediğim zaman gidebilirim.

“Her şeyi öğreneyim, kendi tarzımı yaratayım istiyorum”
- Annen sanatın birçok dalına ilgisi var dedi. Neler yapıyorsun böyle bu gencecik yaşında?
- Resmin yanında müzikle de uğraşıyorum. Çocukluğumdan beri klasik müzik dinleyerek büyüdüm. Caz ve Blues’la ilgileniyorum. Piyano, gitar ve saz çalıyorum. Son zamanlarda Türk Musikisi de ilgimi çekiyor. Bol bol dinliyor ve ben de söylemeye çalışıyorum.
Ben çok kendi kendime büyüdüm. Bu nedenle kendimi oyalayacak şeyleri çok kolay keşfederim. Mesela giysilerimi boyarım. Örgünün en zorunu yaparım. Mesela annem çok güzel dikiş diker. Hem de mükemmel diker, böyle kalıp gibi. Zaten onun yaptığı her şey çok iyidir, kusursuzdur. Annem dikiş biliyor diye anneme sırtımı dayamam, ben de dikiş örenmek istiyorum, kendime özgü modeller ve tarzlar yaratırım diye düşündüğüm için en çok. Her şeyimi kendim yapmak istiyorum. Ama tabii bir ana uğraşım olsun, diğerlerini peşinden sürükleyeyim diye düşünüyorum. Hepsini öğrenip kombin çalışmalar da yapabilirim.
- (Yasemin) Her şeyi merak eden ve ben de yapabilirim diye hemen ilgilenen bir çocuktu, hala da öyle. Gerçekten acayiptir Bahar… Bir tarafta gitar çalar, diğer tarafta resim yapar, hiç boş durmaz…
- (Bahar)Annemin dediği gibi fazla meraklıyım. Birisi bir şeyi yapabilir, ama ben farklı bir ucundan tutar, daha değişiğini üretebilirim diye hemen dalarım o işe. Mesela babam çok güzel saz çalar, ben de öğrendim, saz da çalıyorum.
Sırada çocuk kitabı var
Hatta bir de kitap çalışmam var. Resimli bir çocuk kitabı hazırlıyorum. Çocukları eğlendirecek, eğlendirirken de öğretecek. Beş altı kitaplık bir dizi olacak, öyle planlıyorum.
-(Yasemin) Çok güzel yemek de yapar, mutfağa da meraklı…
- İnanmıyorum Baharcım. Ne yemekler yapıyorsun bakalım?
- Mutfağa yeni merak sardım. Öyle kolay şeylerle de uğraşmıyorum, artık anlamışsınızdır beni. Değişik şeyler öğrenip uygulamaya çalışıyorum.
- İlk ne pişirdin peki?
- İlk yemeğim Çerkez Tavuğu…
- En zorundan başlamışsın.
- (Yasemin) Güven Çerkez’dir. Bahar, sanırım yöresel yemekleri denemek istiyor.
- Resim çalışmalarınızdan söz etmeden önce, tüm çalışmaların beşiği olan Yasemin Sanat Galerisini anlatır mısınız bize?
- (Yasemin) Barlar Sokağı’na girince hemen karşınıza gelen iki katlı taş ev var ya, işte orası Yasemin Sanat Galerisi idi. Üst katında vitray, alt katında resim çalışmaları yapıyordum. O zaman çok ilgi gördü, bir takım sanatçıların ürünlerini getirdik, hediyelik eşyaya da girdik. Barlar sokağı popüler hale gelip de kalabalıklaşınca orayı bırakarak, sahildeki yerimizi açtık. O yıllarda da zaten dekorasyon işiyle de ilgilenmeye başladım. Mona Titti’deki birçok ilginç şeyi o zamanlarda yaptım.
Anne kızda Da Vinci etkisi
- Ne tarz resimler yapıyorsunuz?
- (Yasemin) Kendi tarzımda desem daha doğru olacak. Karakalem ve akrilik çalışıyorum. Karakalem çalışmayı çok seviyorum. Özellikle karakalemi birebir çalışıyorum ve böyle çalışmayı çok seviyorum. Karakalem benim için çok farklı bir çalışma ve bu konuda çok başarılı olduğumu biliyorum. Yapabildiğim kadar ince detay çalışıyorum. Mesela bir derviş portre karakalem çalışmam var. Dünyanın birçok yerine kopyaları gönderildi. Resim yaparken ne tür çalışacağım o anki havama bağlı. Akrilik çalışırken karakterleri illüstre ediyorum. Kendi karakterlerimi yaratıyorum. İmajdan realistik karakterler yapıyorum yani. Senelerdir yaptığım şeylerin birikimi böyle kendi tarzımı yaratmama neden oldu.
- (Bahar) Ben renkleri çok iyi kullanırım tablolarımda. Korkmadan değişik renkleri kullanmaktan çekinmem. Daha çok kendi karakterlerimi yaratıyorum. Böyle çalışmak hoşuma gidiyor. Mesela bu vazonun çizimini birebir yapmaktansa, kendi karakterimi yaratmayı tercih ederim.
- Etkilendiğiniz ressamlar veya akımlar var mı?
-(Yasemin) Leonardo Da Vinci’den karakalemde çok etkilendim. Akım olarak da Ön-Raffaelloculuk.
-(Bahar) Ben de Da Vinci’den çok etkiler aldım. Akım olarak Ön-Raffaellocuk. Ön-Raffaelloculuk ingiltere’de 100 yıl sürmüş bir akım. Ham kendi tarzlarında resim yapıp, içine Rönesans akımını katmışlar. 1850’den itibaren gelişmiş, akademik geleneği olan bir tarz. Bunlar estetikçilere daha yakınlar.
- Bu sergi ana-kız olarak ilk serginiz mi?
- (Yasemin) Gözümser-Gözler Yalan Söylemez ikimizin ilk sergisi. Zaten ben Kanada’daki dört sergiden sonra burada hiç sergi açmadım.
- Peki neden gözler?
- (Yasemin)Portre çalışıyoruz ve baktık ki tablolarımızdaki gözler çok büyük. Biz de gözlere yoğunlaştık, bu çalışmalarımız çıktı ortaya. Sergimizin ismi de gözlerden geliyor zaten.
- Hangi tablo hanginizin, nasıl anlayacağız?
- (Bahar) Benim tablolarımdaki gözler anneminkilerden büyük. Renkler de var tabii ama, bu şekilde daha kolay ayırt edebilirsiniz.
- Sergiden sonraki planlarınız neler?
-(Yasemin) Bir sanat galerisi açmak istiyoruz. Yazın kendi yerimizde burada çalışmalarımızı yapıp, kışın da İstanbul’da sergiler açmayı düşünüyoruz.

Oya Ustabaş`ın kaleminden

ArtMajeur

Receive our newsletter for art lovers and collectors